&
loading
ATLA
Yahudi Davası ve Filistin

Birinci Arap / İsrail Savaşı

/ Nekbe, Büyük Felaket, 1948 Savaşı

14 Mayıs 1948-7 Ocak 1949 tarihleri arasında gerçekleşen, bir tarafta İsrail’in diğertarafta Filistinlilerin ve farklı Arap devletlerinden küçük birliklerin yer aldığı bölgesel savaş.
Literatüre Nekbe olarak geçen Birinci Arap-İsrail Savaşı, birçok açıdan Filistin meselesinde dönüm noktası niteliğindedir.
Toprakların %6’sına sahip olan Yahudilere %54’lük kısmını veren 181 sayılı BM Taksim Planı, Arap devletleri tarafından Filistin halkının topraklarını ele geçiren bir sömürge hareketinin (Siyonizm) uluslararası kabulü olarak görülmüş ve Kasım 1947’de reddedilmiştir. Bu dönemde Filistin’deki Arapların nüfusu 1.200.000, Yahudilerin nüfusu 650.000’dir. Nisan 1948’’de Siyonist güçler, BM planında Yahudi Devleti’ne tahsis edilen toprakların çoğunu kontrol altına almıştır. İngilizlerin bölgeden çekilmesinin ardından 14 Mayıs’ta ise İsrail Devleti kuruluşunu ilan etmiştir. Hemen akabinde Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye, Filistinli Araplarla birlikte İsrail’e savaş açmıştır.
Arap cephesi 7.000 Mısır, 4.000 Irak, 5.000 Ürdün, 2.000 Lübnan, 4.000 Filistin, 4.000 Suriye olmak üzere toplam 26.000 askerden oluşmaktaydı. Fakat Kral Abdullah’ın Arap Lejyonu dışındaki birlikleri yeterli donanıma sahip değildi ve kötü yönetilmekteydi. Savaşın ilk aşamasının sona erdiği Haziran ayında Arap birliklerinin sayısı 35.000’e yükselmişti. Yahudi gücü ise 30.000 kişilik Haganah askerlerinden oluşmaktaydı. Bunların üçte ikisi İkinci Dünya Savaşı’nda yer almış savaş tecrübesi olan kişilerdi. Haziran ortalarında Yahudilerin sayısı 60.000’e yükselmişti.
Arap ülkelerinin yenilgisi ile son bulan savaş, yapılan ateşkes anlaşmalarıyla Orta Doğu’da yeni bir dönemin başlamasına sebep olmuştur. Bu anlaşmalar barış anlaşması değildir ve Araplar tarafından İsrail’in tanındığı anlamına gelmemektedir. Ancak nihai olmamakla birlikte imzalanan anlaşmalar savaş sonrasındaki sınırları belirlemiştir. Anlaşmalara göre tarihîi Filistin toprakları Mısır, Ürdün ve İsrail arasında bölünmüştür.. 1967 yılına kadar Gazze, Mısır’ın;, Batı Şeria ve Doğu Kudüs, Ürdün’ün;, geriye kalan topraklar İsrail’in kontrolüne geçmiştir. Nüfusun üçte birini oluşturan Yahudiler toprakların %75’ine el koymuştur.

Savaş sonunda 16.000 Filistinli Arap hayatını kaybetmiş, 14.000’i ise yaralanmıştır. Diğer Arap ülkelerinden toplamda 2.500 asker hayatını kaybetmiştir Yahudilerin can kaybı ise 6.000’dir. Can kayıplarının yanı sıra savaş iki büyük krizi ortaya çıkarmıştır Filistinli mülteciler ve Kudüs’ün statüsü.

Çatışmalar sırasında ve İsrail Devleti’nin ilânı üzerine, 700.000 Filistinli evlerinden sürgün edilmiş ya da savaştan kaçmak mecburiyetinde bırakılmıştır. Geride kalan topraklar ve mülkler ise mültecilerin topraklarına geri dönmelerini önlemek için derhal önlemler alan İsrail tarafından ele geçirilmiştir. Bu kitlesel sınır dışı etmeler ve geri dönüş hakkının engellenmesi, birçok tarihçi tarafından “etnik temizlik” olarak adlandırılmaktadır. Böylece, 1948’’de hem Filistinli mülteci sorunu hem de İsrail’’in Filistinlilere yönelik politikasının temelini oluşturan parçalama, mülksüzleştirme ve etnisiteye dayalı ayrımcılığın yasal-politik rejimi doğmuştur.

Savaş sonunda doğusu Ürdün’ün batısı İsrail’in kontrolüne geçen üç semavi din açısından kutsal kabul edilen Kudüs, daha sonra tamamen İsrail’in kontrolüne geçmiştir. Kudüs’ün statüsü günümüze kadar en önemli sorun alanlarından biri olarak varlığını sürdürmüştür.