Muhammed Mahmûd Savvâf
Hakkında
İlimle tanınmış varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Musul’da doğdu (1 Şevval 1333 / 12 Ağustos 1915). Ziraat ve hayvan besiciliğiyle uğraşan ataları Musul’da yün ticareti yapılan bir çarşı kurdukları ve aile fertleri bu geleneği devam ettirdikleri için Savvâf lakabıyla anılmışlardır. Savvâf ilk mektepten sonra camilerdeki ders halkalarında dinî bilgiler aldı, hıfzını tamamladı. Orta öğrenimini resmî okullar yerine şahsiyetinin gelişmesinde önemli rolü bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı el-Medresetü’l-Faysaliyye’de sürdürdü. Bu sırada şehrin tanınmış âlimlerinden bu okulun müdürü Abdullah en-Ni‘me ile Muhammed er-Rıdvânî ve Sâlih el-Cihâdî’den faydalandı. Dinî ve fikrî hareketlere alâkası daha bu yıllarda başlayan Savvâf Bağdat’taki Cem‘iyyetü’ş-şübbâni’l-müslimîn’in Musul şubesi kurulunca onun faaliyetlerine katıldı ve bir süre sonra bu cemiyetin idare heyetinde yer aldı. 1936 yılında el-Medresetü’l-Faysaliyye’den mezun oldu. Telafer, Sincar ve Zaho’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yüksek tahsil için Ezher’e talebe göndermek amacıyla yaptığı imtihana girerek başarı sağlayınca görevinden ayrılıp on kişilik ilk grupla Kahire’ye gitti, Ezher’de Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye’ye kaydoldu (1939). Burada bir yıl okuduktan sonra II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ortaya çıkan zorluklar ve hanımı ile oğlunun ölümü sebebiyle memleketine dönmek zorunda kaldı. Tekrar öğretmenlik yapmak yerine, Musul’da halk ve gençlerle daha yakından ilgilenmesine vesile olacağını düşündüğü gezici vâizlik görevini tercih etti. Eşinin vasiyeti üzerine baldızıyla evlendi (1941). Bu eşinden beşi erkek, üçü kız sekiz çocuğu oldu. Bu sırada arkadaşlarıyla birlikte İngiliz yönetimine karşı mücadele için gizli bir teşkilât kurdu; görüşlerini yaymaya çalıştığı İhvân-ı Müslimîn teşkilâtını kurmak için başvuruda bulunduysa da yasalar Irak dışında aynı adla faaliyet gösteren bir derneğin ülke içinde kuruluşuna müsaade etmediği gerekçesiyle başvurusu kabul edilmedi. Vâizlik görevi sırasında yakın ilişki kurduğu şehrin zenginlerinden Mustafa es-Sâbûncî’nin sağladığı malî destekle altı kişilik seçkin bir talebe grubunun başında tekrar Ezher’e döndü ve Külliyyetü’ş-şerîa’ya kaydoldu (1943). Âlimiyye diploması alarak mezun olmasının ardından kadılık ihtisası yaptı. Dört yılı üniversite ve iki yılı ihtisas olmak üzere altı yıllık süreci üç yılda tamamlayarak o zamana kadar Ezher’de benzeri görülmemiş bir başarıya imza attı (1946). Kahire’de bulunduğu her iki dönemde fikrî ve ilmî faaliyetlere ilgi duyan Savvâf başta İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ olmak üzere Ezher Şeyhi Muhammed Mustafa el-Merâgī, eş-Şûrâ gazetesinin sahibi Muhammed Ali Tâhir, tanınmış âlim ve düşünür M. Ferîd Vecdî, Cemâati ensâri’s-sünneti’l-Muhammediyye başkanı Muhammed Hâmid el-Fıkī, Cem‘iyyetü’l-hidâyeti’l-İslâmiyye başkanı Muhammed Hıdır Hüseyin, el-Fetḥ dergisinin sahibi Muhibbüddin el-Hatîb gibi tanınmış şahsiyetlerin sohbetleri yanında Cem‘iyyetü’ş-şübbâni’l-müslimîn, Cem‘iyyetü’l-uhuvveti’l-İslâmiyye ve diğer bazı kuruluşların toplantılarına devam etti.
İngiliz nüfuzunun hüküm sürdüğü krallık yönetimindeki Irak’a döndüğünde dinî ve millî hareketlerin içinde yer aldı. Bu yüzden, kendisine teklif edilen kadılık görevini kabul etmeyerek Bağdat’ta Külliyyetü’ş-şerîa’da hocalık yapmaya başladı. Musul’da Emir bi’l-ma‘rûf ve nehiy ani’l-münker cemiyetini kurdu. Fakültede verdiği derslerde, camilerde ve çeşitli derneklerde yaptığı konuşmalarda gençleri İhvân-ı Müslimîn hareketine katılmaya teşvik etti.
1947’de Birleşmiş Milletler Filistin’in taksimini kabul edince Bağdat’ta bir grup mücadele adamıyla birlikte başkanlığını Emced ez-Zehâvî’nin ve genel sekreterliğini kendisinin üstlendiği “İnkâzu Filistîn” cemiyetini kurdu; İslâm ve Filistin davası için çalışmalarını sürdürdü. Araplar’ın karşı çıktığı taksim kararının ardından yahudiler 1948’de Filistin’i işgale başlayıp ardından İsrail Devleti’ni kurunca Arap Birliği İsrail’e savaş ilân etti, Savvâf bu sırada savaş için Irak’tan giden gönüllü mücahidleri organize etti, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Filistin’e gitti, çatışma bölgelerini dolaşarak askerlere konuşmalar yaptı; bu mücadelesini Maʿreketü’l-İslâm ev veḳāʾiʿunâ fî Filisṭîn beyne’l-ems ve’l-yevm adlı kitabında anlattı. İhvân-ı Müslimîn’in görüşlerini Emced ez-Zehâvî’nin başkanlığını yaptığı Cem‘iyyetü’l-âdâbi’l-İslâmiyye’nin çatısı altında sürdürmesi üyelerce olumlu karşılanmayınca her ikisi bu cemiyetten ayrıldılar. İhvân-ı Müslimîn adıyla bir teşkilât kurulmasına yasalar müsaade etmediğinden 1951’de Zehâvî ve diğer bazı arkadaşlarıyla birlikte el-Uhuvvetü’l-İslâmiyye adıyla kurdukları cemiyet vasıtasıyla faaliyetlerini sürdürdüler; Zehâvî başkanlığı, o da sekreterliği üstlendi. Daha sonra Bağdat ve diğer şehirlerde bu cemiyetin şubeleri açıldı. Bu arada faaliyetlerinden dolayı hapse atıldıysa da meclisteki muhalif milletvekillerinin baskısı üzerine beş ay sonra serbest bırakıldı (1950). Nûrî Saîd hükümeti tarafından 1954’te kapatılıncaya kadar bu cemiyetin yayın organı olan ve çeşitli İslâm ülkelerinden âlimlerin yazılarına yer verilen el-Uḫuvvetü’l-İslâmiyye adlı dergiyi çıkardı (1952-1954). İnkâzu Filistîn cemiyetinin İslâm Konferansı Teşkilâtı ile iş birliği içinde 1953 yılında Kudüs’te düzenlediği ve Filistin müftüsü Muhammed Emîn el-Hüseynî’nin başkanlık yaptığı, Emced ez-Zehâvî, Ali et-Tantâvî, Seyyid Kutub, Mustafa es-Sibâî, Muhammed İkbal, İzzet Derveze gibi tanınmış birçok âlimin katıldığı Kudüs Kongresi’nde Emced ez-Zehâvî ve Ali et-Tantâvî ile birlikte İslâm dünyasının dört bir yanında Filistin davasını anlatmak üzere görevlendirildi.
el-Uhuvvetü’l-İslâmiyye cemiyeti kapatıldıktan sonra Savvâf ve arkadaşları faaliyetlerini gayri resmî bir şekilde sürdürmeye devam etti, İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının kurucu meclisi 1957’de Savvâf’ı teşkilâtın Irak umumi murakıplığıyla görevlendirdi. Abdülkerîm Kāsım liderliğinde 1958 yılında gerçekleştirilen askerî darbeden sonra yönetime komünistler hâkim olunca bütün muhaliflere baskı uygulandı. 1959 yılında neşre başlayan Livâʾü’l-uḫuvveti’l-İslâmiyye dergisi yedi sayı çıktıktan sonra aynı yıl içinde kapatıldı, dernek merkezi basılarak tahrip edildi, Savvâf ile Mahmûd Şît Hattâb ve bir grup önde gelen ilim ve mücadele adamı tutuklanıp hapse atıldı. Bir süre sonra hapisten çıkınca sürekli izlenmesi ve komünistlerin kendisini öldürmeye çalışmaları sebebiyle Irak’tan ayrılmak zorunda kalan Savvâf gizli ve zorlu bir yolculuktan sonra siyasî iltica amacıyla Suriye’ye geçti. Ancak burada da baskıların devam etmesi üzerine 1960 yılı Ocak başlarında Suudi Arabistan’da önce Medine’ye giderek hocası Emced ez-Zehâvî ile buluştu, ardından Mekke’ye yerleşti. Ümmülkurâ Üniversitesi’nde Külliyyetü’ş-şerîa’da hocalık yaptı. Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî’nin kurucu meclisinde yer aldı ve bu kuruma bağlı olarak faaliyet gösteren el-Mecmau’l-fıkhî el-İslâmî ile el-Meclisü’l-a‘lâ el-âlemî li’l-mesâcid’de üye olarak bulundu. Maarif Bakanlığı’nda müsteşar olarak görev yaptı. Kral Faysal tarafından İslâm daveti ve dayanışması amacıyla çeşitli ülkelerin yöneticilerine elçi olarak gönderildi. Doğudan batıya çoğu İslâm ülkesi otuz beş ülkeyi dolaştı, bu seyahatlerini Raḥalâtî ile’d-diyâri’l-İslâmiyye adıyla kitaplaştırdı. Bu arada dünyanın çeşitli bölgelerinde mücadele veren müslümanlara destek olmaya çalıştı; Filipinler, Keşmir ve Cezayir’deki mücadele liderleriyle yakın dayanışma içinde bulundu, Afganistan’ın Sovyet işgalinden kurtarılması ve mücahid gruplar arasındaki ihtilâfların giderilmesi için büyük çaba gösterdi. Bu arada Türkiye’ye de zaman zaman gelip bazı şehirleri dolaştı, Kur’ân-ı Kerîm eğitimi alanındaki faaliyetlerin maddî açıdan desteklenmesine vesile oldu. Son yıllarında yaz aylarını Yalova’da geçirdi. 9 Ekim 1992 tarihinde Mekke’ye dönerken İstanbul’da hava limanında vefat etti. 12 Ekim’de İstanbul’da kılınan namazdan sonra cenazesi Mekke’ye gönderildi, Mescid-i Harâm’da tekrar kılınan namazın ardından Cennetü’l-muallâ’da defnedildi.
Eserleri. Bütün hayatı kendi ülkesi ve Filistin başta olmak üzere diğer İslâm ülkelerinin bağımsızlığı, müslüman nesillerin kendi dinî ve millî değerleriyle yetişmesi için mücadeleyle geçen Savvâf, öğretici mahiyette küçük hacimli kitaplar kaleme almış, mücadelesi ve bu amaçla yaptığı yolculuklarıyla ilgili anılarını ve dergilerde çıkan bazı yazılarını da kitaplaştırmıştır.
el-Muḫaṭṭaṭâtü’l-istiʿmâriyye li-mükâfeḥati’l-İslâm (Mekke 1384/1964; Kahire 1399/1979); Maʿreketü’l-İslâm ev veḳāʾiʿunâ fî Filisṭîn beyne’l-ems ve’l-yevm (Mekke 1389/1969); Ṣafaḥât min târîḫi’d-daʿveti’l-İslâmiyye fi’l-ʿIrâḳ (Kahire 1401/1984); Raḥalâtî ile’d-diyâri’l-İslâmiyye I: İfrîḳıyâ el-müslime (Beyrut 1395/1975); Min sicilli ẕikreyâtî (Kahire 1407/1987); Ṣavtü’l-İslâm fi’l-ʿIrâḳ (Bağdat 1374/1955); Beyne’r-ruʿât ve’d-duʿât (Beyrut 1397/1977; Kahire 1399/1979); Nidâʾü’l-İslâm (Amman 1382/1962); Taʿlîmü’ṣ-ṣalât (Bağdat 1949, 1951, 1955; Beyrut 1390/1970; Kahire 1399/1979; Küveyt 1405/1985; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, Namaz Rehberi, İstanbul 1986); eṣ-Ṣıyâm fi’l-İslâm (Bağdat 1951; Kahire 1398/1978; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, İslâmda Oruç, İstanbul 1992); el-Ḳurʾân: Envâruhû, âs̱âruhû ve evṣâfuhû (Beyrut 1394/1974; Cidde 1406; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, İslâmın En Büyük Mucizesi Kur’an, İstanbul 1988); Ümmü’l-Ḳurʾân ve ḫayru s̱elâs̱i süver ünzilet (Beyrut 1402/1982); Mine’l-Ḳurʾân ve ile’l-Ḳurʾân: ed-daʿve ve’d-duʿât (Beyrut 1401/1981; Cidde 1406/1985); Fâtiḥatü’l-Ḳurʾân ve cüzʾü ʿAmme el-ḫâtimü li’l-Ḳurʾân tefsîr ve beyân (Cidde 1406/1985, 1407/1987); ʿUddetü’l-müslimîn fî meʿâni’l-Fâtiḥa ve ḳıṣâri’s-süver min kitâbi rabbi’l-ʿâlemin (Cidde 1388/1968); Naẓarât fî sûreti’l-Ḥucurât (Beyrut 1405/1985); Duʿâʾü’s-seḥer (Kahire 1405/1985; Cidde 1405/1985, 1406/1986); Es̱eru’ẕ-ẕünûb fî hedmi’l-ümem ve’ş-şuʿûb (Kahire 1402/1982; Beyrut 1405/1985; Cidde 1406/1986; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, Devlet ve Milletlerin Yıkılışında Günahların Rolü, İstanbul 1987); el-Ḳıyâme reʾye’l-ʿayn (Kahire 1397/1977; Cidde 1406/1985; Beyrut 1406; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, Gözle Görülen Kıyamet, İstanbul 1986); Lâ İştirâkiyye fi’l-İslâm (Kahire 1398; Türkçe trc. Ramazan Nazlı, İslâm’da Sosyalizm Yoktur, İstanbul 1988); Zevcâtü’n-nebiyyi’ṭ-ṭâhirât ve ḥikmetü teʿaddüdihinne (Bağdat 1950; Kahire 1390/1970, 1399/1979; Cidde 1406/1985; Türkçe trc. Ali Aslan, Resûlullah’ın Pâk Zevceleri, Ankara, ts. [Nur Yayınları]; trc. Ramazan Nazlı, Hz. Peygamber [s.a.v]’in Pâk Zevceleri ve Birden Fazla Olmalarının Hikmeti, İstanbul 1987); el-ʿAllâmetü’l-mücâhid eş-Şeyḫ Emced ez-Zehâvî: Şeyḫu ʿulemâʾi’l-ʿIrâḳı’l-muʿâṣırîn (Kahire 1988); el-Müslimûn ve ʿilmü’l-felek (Beyrut 1967).