Osmanlı Devleti, Filistin topraklarında yabancıların mülk alma şartlarını çeşitli dönemlerde farklı uygulamalarla şekillendirmiştir. Bilindiği üzere XIX. Yüzyıl ortalarında artan Musevi göçleriyle birlikte Filistin’de Musevilerin mülk edinmesine sınırlama getirilmiştir. Ancak ne yazık ki bu sınırlama ve yasaklar bazı sebeplerle ihlal edilmiştir. Taşradaki idare mekanizmasının zayıflaması, idarecilerin kişisel hırslarının memleket menfaatinden önde gelmesi, yabancı sermayedar veya konsolosların mahalli halk üzerindeki şiddetli baskısı bu sebeplerden birkaçıdır. Şüphesiz her çağda ve her coğrafyada yerel idarecilerin kötü yönetimi, rüşvet yiyiciliği ve kanuna mugayir hareket etmelerinden söz edilebilir. Mahalli idarecilerin basiretsizlikleri ve kanun dışı uygulamaları Filistin üzerinden de incelenebilir.
1890-1896 yılları arasında Kudüs Mutasarrıfı olarak görev yapan İbrahim Hakkı Paşa hakkında görevi kötüye kullanmak, rüşvet almak gibi suçlamalar yapılmıştır. Merkeze, Hakkı Paşa’nın kötü idaresine dair çok sayıda şikâyet telgrafları ve jurnalleri gönderilmiştir. II. Abdülhamid’e gönderilen bir jurnalde paşanın, Yahudileri rüşvet karşılığı iskân ettiği, onlara mülk sağladığı ifade edilmektedir.
Arz-ı mukaddesede men-i ikâmet ve istimlâkleri irâdet-i seniyye-i müteaddide iktizasından evvelden Musevi taifesinin ikâmetine ve istedikleri kadar ebniye inşa etmelerine her nevi müsamaha vermek Kudüs mutasarrıfı İbrahim Paşa’nın mevâd ve servetinden birisidir… Kudüs mutasarrıfı Avrupa’dan muhaceret eden Yahudiler efrâdından beşer lira duhûliye alıp götürmek üzere her hafta polis komiserini Yafa’ya irsâl etmekte ve işbu irtikâbda bir şey ihfâ olunmamak içün defterler bakılmaktadır…