&
loading
ATLA
Türkiye-Filistin Hattı

İsrail Temel Yasalarının Hukuki Değerlendirmesi ve İşgal Süreci İle İlişkisi

 İsrail Temel Yasaları Hukuki Değerlendirmesi ve İşgal Süreci İle İlişkisi

                                                                  ÖZET

Toplumların politik bir yapıya sözleşme ile bağlı olduğu anlayışı felsefe tarihinde sözleşme kuramcıları olarak bilinen Hobbes, Locke, Rousseau’nun teorileriyle birlikte kabul görmüş bir anlayıştır. Modern anlamda Anayasa olarak tabir edilebilecek toplum sözleşmesi kavramı bir devleti biçimlendirmede en uygun yöntem olarak görülmüştür. Bir anayasaya sahip olmak modern dünyada, hukuk devleti olmanın temel gerekliliklerinden biridir. Son zamanlara kadar İsrail yazılı bir anayasası olmayan nadir ülkelerden birisiydi. Kuruluşundan bu yana her ne kadar siyasiler tarafından bir anayasa oluşturulmaya çalışılsa da, bir dizi başarısızlıkla sonuçlanan girişimler söz konusu oldu. Yargının müdahalesi ile İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından temel yasalarının diğer yasalara olan üstünlüğünün ilan edilmesi ardından ise temel yasalarının anayasa olarak görüp görmeyeceği tartışma konusu olmuştur. 2018 yılında kabul edilen 14. temel yasa olan “İsrail: Yahudilerin Ulus Devleti” yasası kabul edilmesinin ardından sorgulanmaya başlanılan bir diğer husus ise yasalaştırılarak ihlal edilen temel insan haklarıdır.  Ancak Temel yasalar ile sadece temel hak ve özgürlükler ihlali gerçekleşmemiş aynı zamanda temel yasalar, işgal sürecini hukukileştirilmesinde yasal bir araç olarak kullanılmıştır. Çalışmanın temel amacı İsrail’in anayasa oluşturma çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Yüksek Mahkeme tarafından üstünlüğü ilan edilen temel yasaların bir anayasa olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve işgal sürecine ulusal bir meşruiyet sağlamasında hukuki bir araç olarak kullanıldığı ortaya koyulacaktır.

ANAHTAR KELİMELER: İsrail, Anayasal devrim, Temel Yasa, Yahudi-Ulus Devlet Yasası

İsrail Temel Yasaları Anayasa Olarak Değerlendirilebilir Mi?

Toplum sözleşmesi teorisinin kuramcıları olarak bilinen Thomas Hobbes, John Locke, Jean-Jacques Rousseau, doğa durumundan kopuşun ardından politik bir yapı inşa etmenin toplum fertleri tarafından yapılan sözleşme ile sağlandığını iddia etmişlerdir.(akt. Özdemir, 2020).Bu sözleşme günümüz ulus-devlet yapılarında ise anayasa olarak kabul edilebilir.(Özdemir, 2020). Modern anlamda anayasa, devlet organlarının kuruluş ve işleyişini, birbiriyle olan ilişkilerini bireylerin hak ve özgürlüklerini düzenleyen diğer kurallara göre yapımı ve değiştirilmesi daha sıkı kurallara tabi kılınan ve diğer kuralların meşruiyetini sağlayan metinlerdir.( Anayurt, 2020). Anayasa bir devletin siyasal kimliğini betimler. Böylelikle her şeyden önce devletin şekli, yapısı, siyasal rejimi hakkında bilgiler verir.[1] Ancak Kemal Gözler’e göre. (2011)  modern anayasalar, artık yalnız devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini düzenleyen, her birinin görev ve yetkilerini gösteren bir temel kuruluş yasası olarak kalmaz; onunla birlikte temel insan hak ve özgürlüklerini düzenler ve güvenceye bağlar. Anayasa hukukunun konusu devlet olmakla beraber anayasanın yapılması demokratik devletlerde demokratik araçlarla yapılır.  Bu araçlar anayasa yapmak için oluşturulan kurucu meclis olabileceği gibi, parlamento da anayasayı yapabilir. Bazen de yapılmış anayasa ‘Referandum’ ismi verilen halkoyuna sunma yöntemi ile de elde edilebilir.( Çiftçi, 2020)

Yeni anayasa yapma iktidarına ve anayasanın nasıl yapılacağına dair yöntemi belirleyen iktidara asli kurucu iktidar adı verilmiştir. (Gözler, 2012). Asli kurucu iktidar bir görüşe göre hukukun sıfır noktasındadır (akt. Anayurt, 2020) ve istediği düzenlemeyi herhangi bir kurala bağlı olmaksın yapabilir. Tali kurucu iktidar ( kurulan iktidar ) ise daha önceden oluşturulmuş anayasa tarafından anayasayı değiştirme yetkisi kendisine verilmiş ve değiştirmesi belirli usullere tabi kılın sınırlı bir yetkiden ibarettir. Dolayısıyla ortada herhangi bir hukuk boşluğundan söz edilemez.

Anayasa şekilleri açısından ise yazılı ve yazısız olarak ayrılmış, yazılı anayasaların belirli bir yapımcısı ve yapılış tarihine sahip iken İngiltere gibi yazılı bir anayasaya sahip olmayan ülkelerde ise anayasalar teamüli bir şekilde oluşmuştur. Bir diğer ayrımda anayasalar çerçeve/ düzenleyici ayrımına tabi tutulmuştur. Anayasa devlet yapılanması hakkında detaylı hükümlere sahipse düzenleyici, devlet yapılanması hakkında temel hükümler içerip ayrıntıları içermiyorsa çerçeve anayasa olarak kabul edilmiştir. (Gözler, 2011)

Belki de en önemli ayrım ise ‘‘anayasalı devlet” ve “anayasal devlet” ayrımıdır. Şekli açıdan anayasaya sahip olmakla birlikte devletin temel yapılarının işlevi belirsiz ve kişi temel hak ve özgürlükleri güvence altında değilse devlet ‘‘anayasalı devlet’’ olarak sayılmakla beraber ‘‘anayasal devlet’’ olarak kabul edilmemektedir.( akt. Anayurt, 2020).

Çalışmamızda yukarıda bahsedilen anaysa hukukunun genel hükümleri İsrail açısından değerlendirilecektir.

 

İsrail ve Anayasa Oluşturma Çabaları 

29 Kasım 1947’de de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun İsrail devletinin kurulması için çağrıda bulunmasının ardından ulusal komite ve Yahudi ajansı tarafından Ulusal Konsey oluşturuldu. ( Constitution for Israel,2014). İngilizlerin bölgeyi terk etmesinin akabinde ulusal konsey devletin kuruluşunu ilan etmiş, aynı zamanda konsey, seçilmiş kurucu meclis tarafından anayasaya uygun düzenli otoriteler oluşturulana kadar devletin en yüksek kurumu olarak yetkilerini icra edeceğini bir deklarasyon ile bildirmiştir (Edelman, 2000). Ben Gurion tarafından okunan ve bağımsızlık bildirgesi olarak bilinen bu deklarasyon İsrail’in kurulduğunu ilan etmekle birlikte, Anayasa oluşturulacağının da bir teminatı olarak okunmuştu. Bu durumunun akabinde 25 Ocak 1949 tarihinde kurucu meclis ( The Constituent Assembly) seçildi (Navot, 2007). Kurucu Meclislerin görevinin oluşturulacak olan devletin temel işleyiş kurallarını ve toplumun bir arada yaşama isteğini belirten anayasa yapmak olduğunu ifade etmiştik. Ancak İsrail toplumu açısından Ortodoks, ultra- Ortodoks ve laik Yahudiler arasındaki ayrılıklar ve egemen siyasi partinin çıkarları[2] anayasa oluşturmaya engel teşkil etmiştir. (Edelman, 2000). Bu durum Raphael Davidovich (2014) tarafından şöyle ifade edilmiştir:  “Kurucu meclis bir anayasa yazamadı çünkü gerçek bir anayasa, yalnızca belirli temel bakış açılarına ve ilkelere sahip ortak bir topluluğun gelecek nesillere aksiyomatik, neredeyse tartışılmaz olarak yasalaştırmak ve kurmak istedikleri zaman geçerli bir belge olabilir.’’

Kurucu meclis Anayasa oluşturmak yerine İsrail’in yasama organı olarak hareket etmesini sağlayacağı geçiş yasasını (Transition Law) kabul ederek, sadece anayasa yapmak olan kurucu meclis görevini yasama faaliyetine dönüştürerek kendisini ilk Knesset olarak ilan etti. Kurucu meclisin anayasa oluşturmaktaki başarısızlığı ilk Knesset’in kurucu meclis yetkilerini müteakip Knesset’lere devrederek ve bütün bir yazılı belge yerine bölümler halinde oluşturulabilecek bir anayasa fikri getirerek bertaraf edilmeye çalışıldı.[3] Böylelikle Anayasa ayrı bölümlerden oluşacak ve her bölüm kendi içinde bir Temel Kanun teşkil edecekti. Bölümler Knesset’e sunulacak ve tüm bölümler tek bir devlet Anayasası’nda birleştirilecekti.

Aşağıda, Harrari kararı gereğince 1958’den beri Knesset tarafından çıkarılan Temel Yasalar yer almaktadır:

Knesset (1958)

Temel Hukuk: İsrail Toprakları

Temel Hukuk: Devlet Başkanı

Temel Hukuk: Devlet Ekonomisni

Temel Hukuk: Ordu

Temel Hukuk: Kudüs, İsrail’in Başkenti

Temel Hukuk: Yargı

Temel Hukuk: Devlet Denetçisi

Temel Hukuk: İnsanlık Onuru ve Özgürlük

Temel Hukuk: Hükümet

Temel Hukuk: Meslek Özgürlüğü

(‘‘Constitution for Israel”, 2014).

            Anayasacılık Hareketi ve İsrail Yüksek Mahkemesi

Modern anlamda anayasacılık ABD’de doğmuştur. 1787 tarihinden itibaren birkaç istisna haricinde politik rejimler bir anayasa ilan etmekle meşruiyetlerini halk nezdinde sağlayabilmişlerdir. Birleşmiş milletlere üye olup anayasaya sahip olmayan sekiz devlet vardır. Son zamanlara kadar İsrail modern dünyada yazılı bir anayasası olmayan nadir ülkelerden biriydi.

Temel kanunlar Knesset’in olağan yasama eylemlerinin üzerine yerleştirme niyetinin bir göstergesi olarak adlarına “Temel” kelimesinin eklenilerek gelecekteki anayasanın bölümlerini oluşturacak şekilde hazırlanıldı. Ancak Knesset tarafından temel kanun ile olağan kanunlar arasında açık bir ayrım yapılamadı. Anayasaların ayırt edici özelliklerinden biri değiştirilmesi için özel bir prosedürü gerektirmesidir. İsrail Temel Kanunlarında ise Temel Yasaların büyük çoğunluğu, herhangi bir ”sağlamlaştırma” hükmü, yani Temel Kanunun ancak Knesset üyelerinin özel bir çoğunluğu tarafından değiştirilebileceğini belirten bir hüküm olmamasıdır. Bu nedenle, İsrail’deki Temel Kanunlar, normal Knesset mevzuatının iptali veya değiştirilmesi için gerekli olan aynı kolaylık ile iptal edilebilir veya değiştirilebilir.(Çiftçi, 2020).  Böyle bir durumda gelecekteki anayasanın bölümlerini oluşturan temel yasaların kolaylıkla değiştirilmesini sağlayarak hukuki istikrarsızlık yaratacağı ortadadır. Ayrıca Harrari kararında olağan kanunlar ve temel kanunlar arasındaki ilişkiden bahsedilmemiş dolayısıyla pek çok anayasal ülkede var olan kanunların anayasaya uygun olması gerekliliği İsrail’de olağan kanunların temel kanunlarla uyumlu olmasının gerekli olup olmadığı akademisyenler tarafından tartışılmıştı (akt. Navot, 2007). 1992 yılına kadar temel kanunlar çıkarılmış olmakla birlikte kanunlardan hiçbir ayrıcalığı yoktu, hatta kanunların temel kanunları ihlal etmesi dahi mümkündü. Ancak Knesset’in 1992 yılından itibaren girişimleri ile birlikte ilk kez insan haklarıyla ilgili olan iki ek Temel Yasayı yürürlüğe koyuldu. Mevcut olan toplumsal ve siyasi çatışmada temel insan haklarını içeren bütün bir metin oluşturmak imkânsızdı (Edelman, 2000). Dolayısıyla Knesset Meslek Özgürlüğü ve İnsan Onuru ve Özgürlüğü adı altında yalnızca iki temel insan hakları hakkında temel yasa çıkarabildi. Meseleyi Temel yasalar için dönüm noktası haline getiren nokta ise Meslek Özgürlüğü temel yasasında yer alan ve ‘‘Knesset üyelerinin çoğunluğu tarafından çıkarılan bir Temel Yasa dışında’’( akt. Edelman, 2000) değiştirilemeyeceği ifadesidir. Bu şekilde bir ifade temel yasayı sağlamlaştırdığı gibi hem de yargı denetimini gerekli kılar.  Dolayısıyla 1994 yılında Başyargıç olan Hâkim Barak (1992), Yargıtay’ın yargı denetimi yapmasını gerektirdiğini ileri sürmüş ve bunu temel kanunlar ile getirilen bütün haklar için de geçerli olduğunu iddia etmiştir. 1995 yılına gelindiğinde ise İsrail Yüksek Mahkemesi kanunların Temel yasalara uygunluğunu denetleyebileceğini belirtip temel yasaların anayasa işlevini haiz olacağına hükmetmiştir (Edelman, 2000). Anayasal devrim (constitutional revolution ) olarak adlandırılan ve akademisyenler tarafından gururla ifade edilen bu süreç  (Barak, 1992)  İsrail’in kuruluşundan bu yana oluşturmak istediği Amerikan modeli bir anayasa başka bir ifade ile normlar hiyerarşisinde en üst sırada yer alan ve diğer yasaların geçerlilik kazanabilmesi için kendisi ile uyumlu olması zorunlu olacağı bir metin için atılmış önemli bir adımdı. Ancak Bu metinlerin halk nezdinde kabulünü sağlayacak yeterliliğe hiçbir zaman sahip olamamıştır. Nitekim İsrail yargı organı tarafından ilan edilmiş bir anayasaya sahip tek ülkedir denilebilir. Hem hangi yasama faaliyetinin temel yasa olacağının belirlenmesi hem de kanunların bu metinlere uygunluğunun denetlenmesi yargı organına devredilmek suretiyle Yüksek mahkeme keyfiliğe itilmekte ve siyaseti yargısallaştırmaktadır. Demokrasinin temel gereklerinden olan güçler ayrılığı ilkesi ise böyle bir durumda ortadan kalkmaktadır. En nihayetinde İsrail kuruluşundan bu yana sahip olmak istediği kendisini modern demokratik devlet sınıfına koyacak anayasayı demokrasinin temel ilkelerini yok sayarak elde etmiş olacaktır.

İsrail’in Anayasal Parodisi: “İsrail: Yahudilerin Ulus Devleti” Yasası

İsrail’in anayasallaşma sürecinin başlı başına bir parodi olduğu ortada olmakla beraber 2018 yılının temmuz ayında İsrail Parlamentosundan salt çoğunlukla[4]kabul edilen “İsrail: Yahudilerin Ulus Devleti” yasası İsrail’in Filistin topraklarını işgal için modern anlamda bir devletin gereklerinden olan Anayasayı nasıl hukuki dayanak yaptıklarını gözler önüne sermiştir. Kamuoyunda Yahudi ulus devlet yasası olarak bilinen bu temel yasa gündemi bir süre meşgul etmiş ve diğer yasalardan bağımsız olarak incelenmeye çalışılmıştır. Ancak bu temel yasa 1948 yılından beri devam eden Filistin topraklarını işgalin İsrail tarafından ulusal bir hukuki dayanak oluşturulma çabalarının bir ürünüdür (Bozbaş, 2018).İsrail’in işgal siyasetinin ayaklarından bir tanesi olan kanunlaştırma hareketleri İsrail’in kuruluşundan bu yana istikrarla sürdürmeye çalıştığı adımlardan bir tanesidir. 1958 yılında çıkarılan ilk temel yasa olan Knesset yasası ile herhangi bir Arap eğer İsrail devletinin Yahudi milletinin bir devleti olduğunu inkâr ederse Knesset seçimlerine katılma hakkını kaybetmesine yol açmaktaydı (Jabareen & Bishara 2019). 1960 Yılında kabul edilen bir diğer Temel yasa olan İsrail Toprakları, Yahudilere ait toprakların Yahudi olmayan birisine devredilmesini yasaklamaktadır.  1980 yılında çıkarılan ‘Kudüs, İsrail’in Başkenti’  adlı temel yasa ile ise Kudüs’ün tam ve bütün olarak İsrail devletinin başkenti olduğunu deklare etmekteydi (akt. Jabareen & Bishara 2019).Tüm bu temel kanunlara ilaveten Yahudi ulus devlet yasası ile ise İsrail ırkçı bir yasalaşmaya doğru emin adımlarla ilerlemeyi sürdürmüştür.

Ulus devlet temel yasası diğer temel yasalarda olduğu gibi zorlukla meclisten geçti. Ancak ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı öncesinde bu temel yasanın önergesi oluşmuş, mecliste kabulü bekleniyordu. Ulus Devlet yasanın asıl destekleyicisi olan genel başkanlığını Başbakan Benjamin Netanyahu’nun sürdürdüğü Likud Partisi’dir. Aslında, Netanyahu İsrail Devletini Yahudilerin ulus-devleti olarak tanımlama arzusunu 2009’da başbakan olmasından bu yana gerçekleştirmek için fırsat kollamıştır (Çakmak, 2019).  Netenyahu’nun, ulus-devlet yasasını bu kadar ısrarcı şekilde savunmasının asıl sebebi Arapların ulusal azınlık olarak gelecekte İsrail Devleti tarafından tanınması ihtimalinin önünü kesmekti (Çakmak, 2019).  Yasanın kabulü ardından Netenyahu’nun söyledikleri ise dikkat çekicidir. “Theodor Herzl’in  vizyonunu yayımlamasından 122 yıl sonra, varoluşumuzun temel ilkesini yasaya dahil ettik” ( British Broadcasting Corporation  [BBC]‘‘Jewish nation state: Israel approves controversial bill’’, 2018).Sonuç olarak İsrail, özgürlük, eşitlik, adalet, insan onuruna saygı gibi evrensel değerler yerine Yahudi hatları üzerinden  tanımlamayı tercih etmiştir.

 

Temel Yasa: İsrail – Yahudilerin Ulus Devleti

‘‘1.

  1. İsrail Devleti’nin kurulduğu Eretz İsrail, Yahudi toplumunun tarihi anavatanıdır.
  2. İsrail Devleti Yahudi toplumunun doğal, kültürel, dini ve tarihi self-determinasyon

hakkını gerçekleştiren ulus-devletidir.

  1. İsrail Devleti’nde ulusal self determinasyon hakkı Yahudi toplumuna özgüdür.

2.

  1. Devletin ismi İsrail’dir.
  2. Devletin bayrağı beyaz, kenarlarda iki açık mavi şerit ve ortasında Davut Yıldızı bulunmaktadır.
  3. Devletin sembolü her iki yanında zeytin yaprakları olan 7 kollu şamdandır (Menora) ve

altında ‘İsrail’ kelimesi bulunmaktadır.

  1. Devletin ulusal marşı ‘Ha Tikva”dır. (Umut)
  2. Devletin sembolleriyle alakalı detaylar yasalarda belirtilecektir.
  3. Kudüs bir bütün ve birleşik olarak İsrail’in başkentidir.

4.

  1. Devletin dili İbranicedir.
  2. Devlet içerisinde Arapça dili özel bir statüye sahiptir, devlet kurumlarında ve bu kurumlar

önünde Arapça dilinin kullanımıyla alakalı düzenlemeler yasalarda yer alacaktır.

  1. Bu başlıkta belirtilenlerin hiçbiri bu temel yasanın başlangıcından önce Arapça diline

sağlanmış statüye zarar vermez.

  1. Devlet Yahudi göçü (Aliya) ve sürgünden (Yahudi sürgünü) toplanmaya açıktır.

6.

  1. Devlet, Yahudiliklerinden veya vatandaşlıklarından dolayı zor duruma düşen Yahudi

toplumunun ve yurttaşlarının refahını korumak için çalışacaktır.

  1. Devlet, devlet ile Yahudi toplumu arasındaki bağı Diasporada korumak için çalışır.
  2. Devlet, Yahudi toplumunun kültürel, tarihsel ve dini mirasının Diaspora Yahudileri

arasında korunması için çalışır.

  1. Devlet, Yahudi yerleşiminin gelişimini ulusal bir değer olarak görür, onların kurulması

ve güçlendirilmesinin teşviki ve geliştirilmesi için çalışacaktır.

  1. İbrani takvimi devletin resmi takvimidir ve bu takvimin yanında İbrani olmayan takvim

(Miladi Takvim) de resmi olarak kullanılacaktır; İbrani ve İbrani olmayan takvimlerin

kullanımı yasada belirtilecektir.

9.

  1. Yom Hatzmaut (Bağımsızlık günü) devletin ulusal resmi bayram günüdür.
  2. Yom Hazikaron (İsrail Savaşları’nda Kaybedilen Askerleri Anma Günü) ve Yom Haşoah

(Holokost ve Kahramanları Anma Günü) İsrail’im resmi anma günleridir.

  1. Devlet içerisinde Şabat ve İsrail bayramları sabit tatil günleridir; Yahudi olmayanların

kendi dinlenme ve tatil günlerini sürdürme hakları vardır. Bu konudaki detaylar kanunda

belirtilecektir.

  1. Bu temel kanun üzerinde herhangi bir değişiklik meclisin çoğunluğu ile yeni bir temel

kanun ile mümkün olabilecektir.’’ (akt. Belder, 2018).

 

Ulus Devlet Yasası ve Hak İhlalleri

İlk bakışta diğer ulus devletlerin Anayasa metinlerinin ilk maddelerine benzer bir temel yasa oluşturulmuş gibi gözükse de aslında bölgenin farklı etnik yapıdaki bir toplum için ayrımcı ve ırkçı bir dille oluşturulduğu göze çarpacaktır.

Temel yasa, Siyonist ideolojinin temel argümanı olan İsrail’in Yahudilerin tarihi anavatanı olduğunun belirtilmesi ile başlamaktadır. [5]( 1988 yılında Ben-Shalom davasında, mahkemeye Miari’nin başkanlığındaki Barış İçin İlerici Liste’nin o yılki parlamento seçimlerinde yarışmadan diskalifiye edilmesi için dilekçe verildi. Ortaya atılan iddia, Miari’nin partisinin o zamandan beri İsrail’i Yahudi halkının devleti olarak tanımayıp tüm vatandaşlarının bir devleti için çağrıda bulunması idi. Bu davaya kadar tarafsızlık adına Yüksek Mahkeme etnisite ve Yahudi üstünlüğü konularından özenle kaçınmıştı. İlk kez bir Yüksek Mahkeme kararı, otuz yıl sonra ortaya çıkacak olan Yahudi Ulus-Devlet Yasası’nın 1. maddesinin ruhunu dile getirmişti.[6]) Yahudi bir devlet olduğunu temel yasada belirtilmesi aynı zamanda demokratik bir devlet olmasını engellemeyeceği görüşünü savunan Yüksek Mahkeme Yargıcı Shamgar şu sözleriyle durumu ifade ediyor: ‘‘İsrail Devleti’nin Yahudi halkının devleti olarak varlığı, İsrail’in demokratik karakterini de ortadan kaldırmaz. Fransa’nın Fransızlığının onun demokratik karakterini etkisiz duruma getirmediği gibi.’’ (akt. Jabareen, 2018).Yahudiliği bir din olmaktan çıkarıp bir etnisite olduğunu kabul eden bu görüş İsrail’de yaşamayıp ancak bu dine mensup olan bütün Yahudileri yurttaşı olarak kabul etmekle kalmayıp aynı zamanda kendini Yahudi olarak addetmeyen tüm vatandaşları ikincil bir sınıfa itmekte, eşit haklara sahip olmadığını deklare etmektedir.(Jabareen, 2018).

Diğer yandan her ne kadar başlangıçtan beri uygulamada İbraniceye tanınmış bir üstünlük bulunsa da İsrail’in kuruluşundan yasanın kabulüne kadar hem Arapça hem de İbranice İsrail’de resmi dillerdi. Yasanın kabulü ile birlikte hukuki olarak da İbranice tek resmi dil olarak tanınmış böylece Arapçanın resmi dil statüsü bertaraf edilmiştir. Her ne kadar Ulus Devletin kendi resmi dilini seçmesi olağan olsa da, Arapçanın sahip olduğu resmi dil statüsü İsrail’in  “Yahudi ve demokratik” olduğunu iddia etmesinin bir sonucudur(Belder, 2018).  Örnek olarak Medeni hukukta Müslüman Arapların şer’i hukuka göre yargılanması, azınlık bir gruba tanınan demokratik bir uygulamanın sonucu değil, Yahudiler arasında Halaha’nın (Yahudi şeriatı) uygulanması kararının pratikteki yansımasıdır (Belder, 2018). Sonuç olarak bu  durum devleti Yahudi olarak addetmenin getirdiği kaçınılmaz ayrımlardır. Ayrıştırma politikasının kurumsal olarak uygulandığı İsrail’de İbranicenin tek resmi dil statüsüne sokulması ulus devlet yapısının gereklerinden ziyade, toplumda var olan ayrımcılığı daha çok derinleştiren bir araç olarak kullanılmaktadır.

Belki de ulus devlet yasasındaki en önemli hak ihlali self determinasyon hakkıdır. Self determinasyon hakkı 1966‘da kabul edilen ve 1976‘da yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel  Haklar  Uluslararası  Sözleşmesi  ve  Kişisel  ve  Siyasal  Haklar Uluslararası Sözleşmesinde ortak olarak tanımlanan uluslararası bir haktır. Kişisel ve Siyasal  Haklar Uluslararası Sözleşmesi madde 1 (1)‘de: “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir.  Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.”[7] (akt. Kaya, 2013). İsrail Yahudilerin ulus devleti başlıklı temel yasada ise halkların kendi kaderini tayin hakkını sadece Yahudi halkına tanıyarak azınlık durumundaki herhangi bir toplumun uluslararası tanınmış siyasal bir hakkı İsrail’in gelecek anayasa metnini oluşturacak temel yasalarda açıkça ihlal edilmektedir. Sadece Yahudilere tanınan self determinasyon hakkı ayrıca Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönüş hakkını imkânsız hale getirmektedir. (Jabareen & Bishara, 2019). Çalışmanın başlangıcında yapılan Anayasal ve Anayasalı devlet ayrımı İsrail açısından düşünüldüğünde, İsrail’in temel hak ve özgürlükleri yok sayarak Anayasal bir devletten öte Anayasalı (gelecekte bir bütün olarak sahip olsa bile)  bir devlet olacağı aşikârdır.

Temel yasanın yapım sürecinde en çok tartışılan madde İsrail’in Yahudi yerleşiminin gelişimini ulusal bir değer olarak görmesi, onların kurulması ve güçlendirilmesinin teşviki ve geliştirilmesi için çalışacağını ifade eden maddedir. Bu madde en önemli etkisini Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri üzerinde göstermektedir (Belder, 2018). Böylelikle ‘yerleşimler’ meşru sayılmakla kalmayıp aynı zamanda İsrail açısından ulusal bir değer atfedilerek gerçekleştirilmektedir (Jabareen & Bishara, 2019). Yahudi yerleşimlerine anayasal bir değer atfedilene kadar hukukun üstünlüğü ve eşitlik ilkesi temelinde bu ayrımcı uygulamalara karşı çıkmak bir nebze de olsa mümkündü nitekim geçmişte de eşitlik ilkesi gereğince nadir olsa itirazlar neticesinde azınlıkların olumlu sonuç aldığı davalar mevcuttur. [8] İsrail Yargı organlarını bu sonuca iten nedenler ise demokratik bir devlet olmanın sağlanmaya çalışılması ve bu konuda herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmamasıydı. Bu olanak da “Yahudi Ulus Devlet Yasası” ile birlikte azınlıkların elinden alınmış olundu. İsrail siyasetinde son yıllarda hüküm süren Ortodoks, Ultra Ortodoks Yahudilerin isteklerinin hâkim duruma geçmesine binaen gerçekleştirilen yasama hareketleri İsrail’i kaçınılmaz olarak demokratik yönde adımlar atılmasını engellemiştir.

Hâlihazırda İsrail işgal ettiği Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki 280 yerleşimde 600 bin Yahudiyi barındırmaktadır. (Alptekin, 2021) Yahudi yerleşimleri ( daha doğru bir ifade ile işgalleri) ulusal bir değer atfedilerek halen İsrail tarafından son hızla devam ettirilmektedir. Son zamanlarda kamuoyu tarafından çokça eleştirilen Şeyh Cerrah Mahallesi olaylarının Siyasal ve ideolojik hükümet pratiklerinin anayasal bir değer haline getirmiş olan Yahudi ulus devlet yasasından bağımsız olarak değerlendirilmeyeceği ortadadır.

Sonuç

Anayasalar devlet yapısını ve temel hakları biçimlendiren metinlerdir. Anayasaya sahip olmak hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası olmakla beraber toplumsal birliği oluşturmayı da sağlar. İsrail’in bir devlet olarak ortaya çıkışından bu yana Anayasa oluşturma çabaları süregelmiştir. İsrail Yüksek Mahkemesinin Temel Yasaları diğer yasalardan üstün kabul etmesinin ardından Anayasal devrim olarak adlandırılan süreç başlamış İsrail Yargı organının yaptığı bir müdahale ile Anayasal nitelikleri haiz metinlere sahip olmuştur. 2018 yılında çıkarılan son temel yasaya kadar bir dizi temel yasa çıkarılmış olsa da son temel yasa ile birlikte hak ihlalleri daha çok gün yüzüne çıkmış İsrail’in Anayasal ve demokratik bir devlet olup olmadığı sorgulamalarını haklı olarak gündeme getirmiştir. Ayrıca İsrail’in kanunlaştırma hareketlerini işgal sürecine bir meşrulaştırma aracı olarak kullandığı da açıkça bu metinlerde gözlemlenebilecektir. Açıktır ki İsrail, Yahudi üstünlüğüne sahip bir ulus devlet yapısı oluşturmak istemektedir. Bunu ise modern ulus devlet yapısının araçlarını kullanarak yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak tek tip toplum yapısına sahip olmayan İsrail’in ayrımcı hatta ırkçılığa varan Anayasa oluşturma çabası anayasanın asli işlevinden biri olan toplumsal bir birlik oluşturmaktan ziyade toplumdaki ayrışmayı körükleyen bir yapıda seyretmektedir. Son tahlilde,  İsrail’in demokratik ve modern bir devlet olarak görülmek istenmesinin sonucu olarak ortaya çıkan temel yasalar ayrımcı politikanın uygulanmasında hukuki bir araç olarak kullanılmıştır.  

KAYNAKÇA

19 Temmuz 2018‘ ‘Jewish nation state: Israel approves controversial bill’’ BBC: British                Broadcasting Corporation. https://www.bbc.com/news/world-middle-east-44881554

Alptekin, H. (24 Mayıs 2021). İsrail Bir APARTHEID devleti mi? SETA.     https://www.setav.org/israil-bir-apartheid-devleti-mi/.

Anayurt, Ö. (2020). Anayasa hukuku: genel kısım:(temel ilkeler, kavram ve kurumlar). Seçkin.

Barak, A. (1992). A Constitutional Revolution: Israel’s Basic Laws. Const. F.4, 83.

Belder, F. (26 Temmuz 2018). Daha FAZLA YAHUDI, DAHA Az Demokratik: “İsrail-Yahudilerin Ulus Devleti” Yasası. ORDAF. https://ordaf.org/daha-fazla-yahudi-daha-az-demokratik-israil-yahudilerin-ulus-devleti-yasasi/.

Bozbaş, G. (30 Temmuz 2018). Filistin’de “Sarı Yahudi Yıldıza” Doğru. ORSAM. https://www.orsam.org.tr/tr/filistinde-sari-yahudi-yildiza-dogru/.

Çakmak, D. (2019). İsrail’in Ulus-Devlet Yasası. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi10(1), 81-117

Çiftçi, A. K. (2020, April 14). Anayasa Yapımının Hukuki Niteliği Bağlamında İsrail’in Anayasa Sorunu. İlim ve Medeniyet. https://www.ilimvemedeniyet.com/anayasa-yapimininin-hukuki-niteligi-baglaminda-israilin-anayasa-sorunu.html.

EA 2/88 Ben-Shalom v. Central Elections Committee for the Twelfth Knesset PD 43(4) 221 (1989).

Edelman, M. (2000). The new Israeli constitution. Middle Eastern Studies36(2), 1-27.

Harari Proposal Passes, Ending Prospects for an Israelı Constıtutıon. CIE. (13 Haziran 2019). https://israeled.org/harari-proposal-constitution/.

Gözler, K. (2011). Anayasa Hukukunun Genel Teorisi: Cilt I (Vol. 1). Kemal Gözler.

Gözler, K. (2012). Asli ve Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?. Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (haz.) Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, 45-61.

Jabareen, H. (2018, November 11). The Origins of Racism and the new Basic Law: Jewish Nation-State [web log]. https://verfassungsblog.de/the-origins-of-racism-and-the-new-basic-law-jewish-nation-state/.

Jabareen, H., & Bishara, S. (2019). The Jewish Nation-State Law. Journal of Palestine Studies48(2), 43-57.

Kaya, İ. (2013). Uluslararası hukukta temel belgeler. Seckin Hukuk Yayincilik.

Navot, S. (2007). Constitutional law of Israel (Vol. 557). Netherlands: Kluwer law international.

Özdemir, A. (2020). Anayasa ve Toplum Sözleşmesi.

The Knesset,( 2014).“Constitution for Israel” https://knesset.gov.il/constitution/ConstIntro_eng.htm

 

 

 

 

[1] Anayurt, Ö. (2020). Anayasa hukuku: genel kısım:(temel ilkeler, kavram ve kurumlar). Seçkin.

 

[2] Dönemin iktidar partisi Mapai ve lideri David Ben-Gurion, hukuki olarak herhangi bir sınırlamaya tabi olmayan yüksek parlamentonun faydalarını fark etmişti.

[3] Bu fikir MK Yizhar Harari tarafından ileri sürülmüş olup Harari kararı olarak bilinir.

[4]120 kişiden oluşan İsrail Meclisi Knesset, 62’ye karşı 55 ret oyuyla Ulus Devlet yasasını kabul etmiştir.

[5] 1988 yılında Ben-Shalom davasında, mahkemeye Miari’nin başkanlığındaki Barış İçin İlerici Liste’nin o yılki parlamento seçimlerinde yarışmadan diskalifiye edilmesi için dilekçe verildi. Ortaya atılan iddia, Miari’nin partisinin o zamandan beri İsrail’i Yahudi halkının devleti olarak tanımayıp tüm vatandaşlarının bir devleti için çağrıda bulunması idi. Bu davaya kadar tarafsızlık adına Yüksek Mahkeme etnisite ve Yahudi üstünlüğü konularından özenle kaçınmıştı. İlk kez bir Yüksek Mahkeme kararı, otuz yıl sonra ortaya çıkacak olan Yahudi Ulus-Devlet Yasası’nın 1. maddesinin ruhunu dile getirmişti.  Ayrıntı için bkz. EA 2/88 Ben-Shalom v. Central Elections Committee for the Twelfth Knesset PD 43(4) 221 1989).

 

[7] Kaya, İ. (2013). Uluslararası hukukta temel belgeler. Seckin Hukuk Yayincilik.

[8] Örnek dava için bkz. https://www.escr-net.org/caselaw/2014/hc-669895-aadel-kaadan-v-israel-lands-administration-541-pd-258