&
loading
ATLA
Tarihin Tanığıyım

Semih El-Kasım ve Filistin Direniş Edebiyatındaki Yeri

Özet:

Direniş, varlık âleminde hak ve batılın ortaya çıkmasından günümüze kadar kendini göstermiş bir kavramdır ve edebiyata da yansımaları olmuştur. Direniş edebiyatı örnekleri Filistin mücadelesinin de önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Filistin direniş edebiyatı sanatçıların, şairlerin, yazarların, ozanların Filistin halkını ve onların haklarını savunmak, yaşanılanları duyurmak vb. amaçlarla ortaya koydukları bir edebi türdür. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’dan çekilmesi ve ardından Filistin bölgesinin İngiliz mandası altına girmesiyle direniş nüveleri bölgede görülmeye başlanmıştır. İngiliz mandası döneminde İsrail’in kurulması için başlatılan Siyonist politikalar bu edebiyatın hızla gelişmesini sağlamıştır.

Bu makalede yaşamı boyunca İsrail’in işgalleri ve zulmüne karşı kalemi ile mücadele vermiş Filistin direniş edebiyatının önde gelen temsilcilerinden Filistinli yazar ve şair Semih el- Kasım’ın hayatı ele alınmıştır. Dürzi toplumundaki yaygın İsrail yanlısı tutuma rağmen el- Kasım, vatanperver ve Arap milliyetçisi bir tavır sergilemiştir. el-Kasım’ın eserleri Filistin halkında bir karşılık bulmuş ve intifadanın sesine güç kazandırmıştır. Eserlerinin sadece Filistin’de değil Avrupa ülkeleri ve Müslümanların yaşadığı tüm ülkelerde direniş edebiyatının başlıca örneklerinden olduğu değerlendirilmiştir.

Giriş

İsrail, devlet inşa etme ve bu devletin varlığını o topraklarda asırlardır varlık gösteren Filistin halkına kabul ettirme sürecinde sürekli şiddete başvurmuştur. Şiddet ve zulüm devletin kurucu unsurlarından biri haline gelmiştir. Yaşanan zulme karşı Filistin halkı direnmeye başlamıştır. Kimi direnişçiler fiili mücadeleye girişirken kimi Filistinliler de kalemle, sanatla mücadeleye katkı sağlamıştır. Semih el-Kasım da yaşadığı dönemde çocukluktan itibaren işgal güçlerinin zulüm ve katliamlarına birebir şahitlik etmiş ve direnişe şiirleriyle, dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla, konferanslarda konuşmalar yaparak destek vermiştir. İşgal ve sürgünle çocukluk yaşlarında tanışan el-Kasım’ın hayatı ülkesini işgal edenlere karşı direnişle geçmiştir. Seyyid Kutub şöyle demiştir:

“Kalem sahipleri büyük işler başarabilirler, ancak yazdıklarını kanlarıyla ve canlarıyla beslemek şartıyla.”
el-Kasım da yazdıkları uğruna nice bedeller ödemiştir. Hayatı sürgünden sürgüne, cezaevinden başka bir cezaevine ve işten çıkarılmalar ile geçmiştir. Filistin davasını savunmak adına içinde var olduğu Dürzi toplumunun genel eğilimiyle ters düşen bir duruş benimsemeyi göze almıştır. Eserleri ile Filistin direniş edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olmuştur.

1. Direniş

Direniş kelimesi Arapça ‘المقاومة’ (mukavemet) kelimesinin karşılığıdır. Kelimenin lügat manası “oturmanın zıttı, güç göstermek, güçlü gibi görünmek, karşı durmak” manalarına gelmektedir. Istılah manası, kötülerin hâkim güç olduğu düzene, zulme, hak ihlallerine, haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmeyip çeşitli yollarla tepki göstermektir. Hz. Musa’nın Firavun’a ve Hz. İbrahim’in Nemrud’a karşı tavırları peygamberlerin direniş örneklerindendir. Yine Ashab-ı Kehf gençlerinin Bizans İmparatoru Decuis’a (Dekyanus) karşı gösterdiği tavır da grup olarak gösterilmiş direnişçi tavra örnektir.

Dünya var olduğundan beri tarihin her anında direniş, sözlü, fiili, kitabî olarak birçok farklı çeşitleriyle kendini göstermiştir. Direniş zalimin karşısında durdurulmaz bir içgüdüdür. Büyük direniş örneği sergileyen kimselerin gayeleri hiçbir zaman hedefe ulaşmak olmamıştır. Onlar için önemli olan bir kıvılcım ateşlemek ve toplumlara cesaret vermek, uyanışlarına vesile olmaktır.

1.2 Direniş Edebiyatı

Direniş edebiyatı halkı direnmeye karşı motive etmek, zulme başkaldırı, hakları müdafaa etme, adalet isteme amacıyla yazılmış, söylenmiş şiirler ve metinlerdir. Eski zamanlara dek uzanan bu edebiyat türü dönemlere göre farklılık arz etmiştir. Cahiliye döneminde direniş edebiyatı olarak isimlendirilmese de amaç ve konu bakımından fahr (övünç), hamaset (kahramanlık), hiciv (yerme) şiirlerinin konularından biri olmuştur. Liderler, şairler bu tarz şiirleri düşmanlara karşı topluluklarına güç verme, savaşa teşvik etme, savaştan önce motive etme amacıyla kullanmışlardır.
Cahiliye dönemi şairlerinden Beşâme bin Hazn en-Nehşelî bir şiirinde kavmini överek şu şekilde savaşa teşvik etmiştir:

ّنا لنرخص يومَ الروع ِ أنفسنا
ولو نســامُ بها فـي الأمـن أغلينـا
ونرك ُبالكرهَأحياناًفيفرجـــــــهُ
عنـّـا الحـــــفا ُظ وأسيا ٌف تواتينا

Sıkıntı anında biz canlarımızı feda ederiz
Ama güvenli anlarda onu feda etmemiz istenirse değerli görürüz
Bazen istenmedik sıkıntılarla karşılaştığımızda,
Sağlam duruşumuz ve hoş geçindiğimiz kılıçlarımız bizi bu sıkıntıdan kurtarır (1)

Özgürlük, vatan sevgisi, vatana hasret, milliyetçilik, direnmeyeni yerme vb. konular direniş edebiyatının ana konuları olmuştur.

1.3. Filistin’de Direniş Edebiyatının Ortaya Çıkması

Filistin edebiyatında modern anlamda “direniş edebiyatı” terimi ilk defa Gassan Kanafani tarafından “Edeb el-Mukâveme fî Filistin el-Muhtelle (1948-1966)” adlı eserinde kullanılmıştır. Kanafani eserinde direniş edebiyatını Filistin özelinde ele alıp bu edebi türün tanımını ve amacını belirtmiştir. Kanafani eserinde direniş şiirlerinin, Filistinli direnişçilerin nidası olduğunu ve yaşanan kültürel ambargoya rağmen özellikle 1948 Nekbe hadisesinden sonra Filistin de yaşanan gelişmeler ile dilden dile dolaşan ve meydanlarda göstericilerin sloganları haline geldiğini belirtmiştir. Kanafani, direniş edebiyatını tanımlamakla kalmayıp yaşamı boyunca kalemiyle direnişe destek vermiş ve ölümü de bu faaliyetleri sebebiyle olmuştur. Aydınları, yazarları, şairleri ve tüm halkı işgale karşı bilinçlendirmek için gazete, dergi, kitap ve siyasi partiler üzerinden çağrıda bulunmuştur. Ve bu sebeple MOSSAD tarafından 8 Temmuz 1972 yılında Lübnan’da henüz 35 yaşında iken şehit edilmiştir. Onun hakkında başka bir direniş şairi Mahmut Derviş şöyle demiştir:

“Değerli Gassan. Ben birçok arkadaşımı son yolculuğuna uğurlamıştım… Ama senin gidişinle hayatımın en trajik anını yaşadım. Beni şair olarak ilk benimseyen ve ilan eden sen olduğunu unutmadım ve unutmayacağım. Ama sen hayattayken önümüzde uzun yılların olduğunu düşünerek sana teşekkür bile edemedim… Filistin gazeteciliği tarihinde İsrailli Siyonistlerin aşağıladığı aydınlarımızın dramatik durumunu ortaya çıkaran ilk sen olmuştun. Onları uyandırmaya ve mücadele etmeye çağıran ilk kişi sendin. Kendi halkı hakkında görüşünü kararlı ve cesur bir şekilde ortaya koyan, aydınlarımızın halk ile kaynaşması gerektiğini vurgulayan ilk kişi de sendin. “(2)

1.4. Direniş Edebiyatının Filistin’de Ortaya Çıkmasının Sebepleri

29-31 Ağustos 1897 yılında İsviçre’nin Basel kentinde yapılan ilk Siyonist kongre ile Filistin’de kurulması planlanan Yahudi devletinin ilk adımı atılmış oldu. Bu dönemde Filistin nüfusunun %87’sini Müslümanlar oluşturuyordu. 1920 yılında bölge resmen İngiliz mandası altına girmiş oldu. Siyonist bir Yahudi olan Sir Herbert Samuel ilk İngiliz Yüksek Komiseri olarak Filistin’e gönderilir. Bu dönemde artan Yahudi göçleri ile bölgenin demografik yapısı değişmeye başladı ve göçlere paralel olarak Filistinliler ve Yahudiler arasında sözlü ve fiili çatışmalar başlamıştır.

1948 yılında İsrail’in kurulmasıyla Filistinlilere karşı politikalar daha da sertleşmiştir. Köyler Yahudi yerleşimciler için boşaltılıyor, sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor, ekonomi gittikçe kötüleşiyordu ve Filistin halkının en tabi hakları ellerinden alınıyordu. Yayın yasakları, okulların kapatılması, ekonomik özgürlüğün sınırlandırılması, ülke dışına çıkmanın yasaklanması sadece Filistin’de yaşanan hak ihlallerinin görünen kısmıydı.

O dönemden günümüze kadar işgalci İsrail, Filistin’de sayısız ölüme ve katliama imza attı. Halkın bir kısmını zorunlu göçe tabi tuttu. Mülteci kamplarına saldırılar düzenlendi. Hayfa, Deir Yasir, Nasruddin, Lida, Dvayima, Kudüs, Sabra ve Şatilla(3), Tantura katliamları toplu katliamlardan sadece bazılarıdır. Bu katliamlar, yıkımlar ve zulümler Filistin halkının zihninde silinmez izler ve acılar bırakmıştır. Yükselen zulme karşı intifadalar, eylemler, protestolar gerçekleştirilmiştir. Filistinli yazarlar, sanatçılar ve aydınlar bu zulme sessiz kalmamış kalemleri ve fikirleriyle zulmü dünya kamuoyuna duyurmuş ve Filistin’e sahip çıkmaları için halkı direnmeye çağırmışlardır. Semih el-Kasım, Mahmut Derviş, Gassan Kanafani, Fevda Tukan, Naci el-Ali, Rifaa el-Arir, İbrahim Nasrallah direnişe kalemleriyle destek olan sanatçıların bir kısmıdır.

2. Semih el-Kasım

2.1. Yaşadığı Dönem ve Hayatı

Semih El-Kasım 11 Mayıs 1939 yılında Ürdün’ün Zerka şehrinde doğdu. Babası Filistin’in Celile bölgesinde bulunan Rama kasabasındandır. el-Kasım, Dürzi bir aileye mensuptur ve İsrail vatandaşıdır. Büyük dedeleri Muhammed el-Hüseyin’in Karamita efendilerinden bir süvari olup Romalılarla savaşmak için Arap Yarımadasına gelmiş ve daha sonra Filistin’de bulunan Haydar dağına yerleşmiş olduğu anlatılmaktadır. Babası Muhammed el-Hüseynî, İngiltere’nin Ürdün Hudut Birliğinde bir subay idi.

1934 yılında II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla asıl vatanları olan Rama’ya dönmüşlerdir. Filistin’e dönüş yolunda trende iken el-Kasım henüz bebektir ve trende ağlamaya başlar. Alman uçaklarının bombardımanından korkan yolcular Semih’in babasını çocuğunu susturması için uyarır, öyle ki yolcular bebeği öldürmekle dahi babayı tehdit etmişlerdir. Babasının bu anısı Semih el-Kasım’da büyük etki yaratır ilerde bu olayı gurur duyarak şöyle aktarır:

حسـنا لقـد حاولـوا إخراسـي منـذ الطفولـة، سـأريهم، سـأتكلم متـى أشـاء
وفـي أي وقـت وبأعلـى صـوت، لـن يقـوى أحـد علـى اسـكاتي
(4)

“Onlar beni küçüklüğümden beri susturmaya çalışıyorlar. Ben onlara nerede ve ne zaman istersem yüksek sesle konuşabileceğimi göstereceğim! Beni susturmaya güçleri yetmeyecek!”

İlkokulu Rama’da Latin okulunda, liseyi Nasıra’da okumuştur. Lise döneminde ileride yazar ve şair olacak Raşid Hüseyin, Şekip Jehsan, Taha Muhammed Ali Ömer, Hamude Zabi, Tevfik Feyyad, Ferac Nur Selman gibi kimseler ile tanışmıştır. Daha sonrasında bir sene Sovyetler Birliğinde felsefe, iktisat ve Rusça dersleri almıştır. Lise döneminde şairin, edebi yeteneği yavaş yavaş görülmeye başlanmıştır. Bazen defterlerinin kenarlarına yazdığı şiir kesitleri bazen de arkadaşlarına gönderdiği edebi mektuplarla edebi kimliğini oluşturmaya başlamıştır.

1956 yılında el-Kasım, liseyi bitirdiğinde hayatının ilk büyük zorluğu ile karşılaşmıştır. İsrail vatandaşı olan herkes askerlik yapmak zorunda bırakılmıştır. İsrail’in böl ve yönet projesinin sonucu olarak Dürzi gençlerin de askerlik yapması gerekmektedir. Semih el-Kasım bu yasaya net ve açık bir şekilde karşı çıkar ve Dürzi gençlerin toplanmalarına karşı çıkan Özgür Dürzi Gençlik(5) adında ilk siyasi örgütü kurar. Birçok Dürzi genç yasaya karşı durmak için bu örgütün yanında yer almaya başlamıştır. Bunun akabinde İsrail güçleri el-Kasım’ı hapishaneye atar ve daha sorna birçok defa hapishane değiştirir. Direnişini ve manevi gücünü kırmak için el-Kasım yol çalışmalarına ve Hayfa’da bulunan Rambam hastanenin morgunda çalışmaya gönderilmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen kararlılığını korur. İsrail ordu yetkilileri el-Kasım’ın askerlerin düşüncelerini değiştireceğinden ve isyana teşvik edeceğinden endişelenir ve bu sebeple onu askeri hizmetten çıkarmaya karar verirler.

el-Kasım, Rama’ya ailesinin yanına döner. Yakın bölgelerdeki ilkokullarda öğretmen olarak çalışır. Ancak bir okuldan başka bir okula sürgün etmeler, baskılar, susturma girişimleri, statükoyu kabul ettirme çabaları devam eder. Her şeye rağmen kendisinin de dediği gibi hiçbir zaman susmamıştı ve susmayacaktır.
On dokuz yaşında iken ilk şiir koleksiyonu Güneş Alayları’nı yayınladı. Güneş Alaylar’ı çıktıktan sonra İsrail tarafından toplatılır. Öğretmenlikten atılır ve başka işlere girmesine engel olunur. Sürekli olarak İsrail’in engellemeleri ile karşılaşmıştır.

29 Ekim 1956 yılında Filistin sınırında Kefr Kasım köyüne İsrail tarafından bir katliam gerçekleşitirilir. Katliamda 23’ü çocuk olmak üzere 48 kişi İsrail güçleri tarafından katledilir. Semih el-Kasım, Mahmut Derviş, Tevfik Zeyyad ve Raşid Hüseyin Kefr Kasım’a giderler. Yolculuk esnasında birçok köye uğrarlar ve şiirler okuyarak direnişin sesini duyurmaya çalışırlar. Bu ziyaret sonrasında tutuklanır ve Hayfa’da beş yıl ev hapsinde tutulur.

1960’lı yılların başında, Semih el-Kasım, Hayfa’da Arapça olarak yayınlanan “el-Gada” dergisinin yayın kuruluna katılmaya davet edildiğinde gazetecilik alanında çalışmaya başlar. İsrail’de Komünist Parti’de ve daha sonra Tel Aviv’de İbranice olarak yayınlanan “Haolam Hazeh” dergisinin Arapça versiyonunun baş editörü olarak çalışır. İsrailli solcu aktivist Uri Avnery bu dergideki görevinden istifa ettikten sonra Komünist Parti’nin Arapça yayın organı olan Hayfa gazetesi “Al-İttihad”ın editörlüğünü yapmak üzere davet edilir ve Hayfa şehrinde yaşamaya başlar.(6)

5 Haziran 1967 sabahı, al-İttihad gazetesinin genel merkezinde tutuklandı ve bir süre Carmel Dağı’ndaki Damoon Hapishanesinde kaldı. Hapishanede Komünist Parti’ye üye olmak için resmi başvurusunu yaptı ve Merkez Komitesi üyesi olarak seçildi.

1967 yılında Altı Gün savaşının akabinde bağımsızlığı savunan sanatçılardan ve halktan birçok Filistinli tutuklanmaya başlar. Semih el-Kasım bu süreçte üçüncü defa tutuklanır. Hapishanede yazmaya devam eder. Kitaplarına sansür uygulandığından dolayı hapishaneden çıktıktan sonra 1968’de “Ve Yıldırım Kuşakları Gelir” kitabını sansür kurumuna göndermeden bastırır. Kitap çıktıktan kısa bir süre sonra el-Kasım tutuklanır ve kitabın baskıları toplatılır. Bu son tutuklanışı dünyanın farklı yerlerindeki sanat camiasından büyük tepki alır. İsrail’e Jean Paul Sartre, John Berger, Allen Ginsburg, Joan Baez ve Arnold Wesker gibi birçok entelektüel ve sanatçının aralarında bulunduğu yaklaşık yetmiş telgraf çekilir.6 Tepkiler sonucu Semih el-Kasım serbest bırakılır. Askeri sansür kurumu kısa bir süreliğine göstermelik olarak geri adım atar.

1977’de el-Kasım Nevvâl Selman Hüseyin hanım ile evlenir. Vatan Muhammed, Vaddah, Ömer ve Yasir isminde 4 çocuğu olur. Ömrünün son günleri Rama Safd Hastanesinde kanser hastalığıyla mücadele ile geçer ve 19 Ağustos 2014’te 75 yaşındayken vefat eder.

2.2. Milliyetçilik Fikri

Semih el-Kasım yaşadığı dönemin hakim siyasal anlayışının da etkisiyle Dürzi kimliğini arka plana atarak Arap kimliğini ön plana çıkarır. Eserlerinde ve konuşmalarında dini kimlikten daha çok birleştirici gücüne inandığı soy, kavim gibi terimleri kullanır. Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerim’i bir hatip kadar iyi bilir ve dini terimleri kendi düşüncelerini pekiştirmek için kullanır. Kendini sadece Filistinli olarak değil Arap dünyasının bir parçası olarak görür.

عربية غاياتونا
عربية غاياتونا
فليفقه الفقهاء نحن المسمى والمسمى واحد
عرب اذا فلتكثر الاسماء

Gayemiz Arap’tır.
Gayemiz Arap’tır.
Anlamak isteyenler şunu bilsin ki, Biz tek bir şekilde isimlendirilmişiz. O da Arap’tır.
Öyleyse başka isimler eksik olsun

Eserlerinde Arap tarihi ve kültürel mirasına ait sembollerden sıkça bahsederek Filistin’in Arap kültürünün bir parçası olduğunu ispatlamaya çalışır. Çünkü karşılarında Filistinlilerin tarihi köklerini ve varlığını yok sayan bir işgal gücü vardır. Bir şiirinde kendi soyunu ve düşmanlarının soyunu şöyle tanımlar: (8)

Düşmanlarımın kökleri katıksız saman Benim köküm zeytinler ve meşedir

el-Kasım, Filistin meselesini sadece Filistin halkına mal etmez ve Arapların da bu davayı savunmak zorunda olduğunu ifade eder. Bir şiirinde Kudüs’le ilgilenmeyen Araplara şöyle seslenir:

الخاتم الذهب
في إصبع العرب
من قطع الإصبع
سبحان من وهب
ويل لمن ضيع9

Altın yüzük

Arapların parmağındaki Kim kesti parmağı? Sübhân olanın verdiği

Yazıklar olsun (onu) kaybedenlere.

Ancak el-Kasım’ın milliyetçiliği onu üstünlük düşüncesine sevk etmekten öte Filistin’deki Arap varlığını unutturmamak ve tüm Arapları, kan bağından güç alarak Filistin davası etrafında birleştirmektir. Onun milliyetçiliği Yahudi ırkçılığı olan Siyonizm’e karşı duruştur, bir cevap niteliğindedir. Kendisi milliyetçi düşüncesini şöyle izah eder:

“Araplığımla gurur duyuyorum, ama ben ya da o Arapçılık diğer halklardan nefret etmek anlamına gelmiyor. Belki de bu (milliyetçilik) benim şiirsel deneyimimi farklı kılan şeydir. İçindeki milliyetçi ifade çok yüksek ama enternasyonalist ruhla çatışmıyor. Benim şiirimde nefret yoktur. Yahudi ya da Amerikalı ya da İngiliz ya da Fransız ya da Rus için değil. İnsanlara karşı nefret yoktur, aksine sömürgeciliğe ve Siyonizm’e karşı bir meydan okuma vardır. Arabizm (Arap milliyetçiği) ile enternasyonalizm arasında bir çelişki yoktur ve tam tersi doğrudur. Arabizm özünde uluslararası bir harekettir. “Arap’ın Arap olmayana takvadan başka bir üstünlüğü yoktur.” Peygamberimizin hadisine göre, “İnsanlar tarağın dişleri gibidir.”10

2.4. Semih el-Kasım’a Yönelik Bazı Eleştiriler

Semih el-Kasım, yaşadığı dönemdeki bazı siyasi düşünceleri ve tercihlerinden dolayı zaman zaman eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştiriler özellikle üç başlıkta yoğunlaşmıştır.

İlki İsrail Komünist Partisi içerinde yer almasıdır. El-Kasım ve partinin içinde yer alan arkadaşları İsrail’in parti kurma ve örgütlenme yasağına karşı Filistin halkının haklarını bu parti penceresinden dile getirmek için çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Fakat partinin Yahudi üyeleri her ne kadar Filistin’deki Arap varlığının gözetilmesi gerektiğini düşünseler de İsrail’i meşru bir devlet ve Filistinlileri azınlıkta kalan bir topluluk olarak benimsiyorlardı ve el- Kasım’ın bu görüşe sahip kişilerle yol arkadaşlığı yapması İsrail’in eylemlerine meşruluk kattığı şeklinde eleştiri almasına sebep oldu. Daha sonra partiden ayrılsa da bu partinin içinde yer almakla İsrail’in varlığını siyasi açıdan kabul ettiği yönünde eleştiriler sürmüştür.

İkinci eleştiri noktası ise 12-14 Ağustos 1976 tarihleri arasında Beyrut’un kuzeydoğu bölgesinde yer alan ve bir kilometrekarelik alanı kaplayan Tel ez-Za’tar11 kampında Lübnan’daki Suriye güçleri ve Falanj Partisi ve Sedir Muhafızları’nın da aralarında bulunduğu sağcı Hıristiyan milisler tarafından gerçekleştirilen katliama sessiz kalmasıdır. Tel ez-Za’tar katliamından dolayı uzun mersiyeler yazan dostu Mahmut Derviş’in aksine el-Kasım’ın katliamın akabinde Şam’a Hafız Esad’ı ziyarete gitmesi tepkilere sebep olmuştur.

Üçüncü olarak 1968 yılında Kasım’ın arkadaşı Mahmut Derviş ile birlikte İsrail Heyeti içinde Sofya’da düzenlenen bir gençlik festivaline katılması o dönem Arap basınında sert tepkilere neden olur. Resmi olarak İsrail’i temsil ettiği varsayılan bir heyetin içinde varlık göstermeleri tartışmaları beraberinde getirmiştir.12 Semih el-Kasım’ın bazı kararları ve attığı adımlar şairin direnişçi kimliğiyle uyuşmadığı yönünde yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştirilere rağmen el-Kasım’ın her zaman ve koşulda birçok sıkıntıya rağmen direnişin sesi olmaktan vazgeçmediği ve eserlerinin taktir edildiği bilinmektedir.

3. Semih el-Kasım’ın Eserlerinden Direniş Örnekleri

Semih el-Kasım yetmiş beş yıllık yaşamı boyunca tiyatro, şiir, risale, hikâye, araştırma ve tercüme alanlarında 60’a yakın eser yayınlamıştır. Filistin bölgesinde uygulanmak istenen kültürel ambargoya rağmen kalemi bir protesto aracı olarak kullanmaktan vazgeçmemiştir. Şairin eserlerinde en göze çarpan özellik dili en anlaşılır şekilde kullanmasıdır. Anlaşılır olmasının yanı sıra anlam bakımından da zenginlik göze çarpmaktadır. Coşkulu bir üsluba sahip olan şair, direniş şiirlerinde ilk akla gelen isimlerden biri olmuştur.

3.1. Özgürlük

Halkının işgale teslim olmaması ve dayatılanları kabul edip işgalcinin hükmü altına girmemesi şairin eserlerindeki başlıca konulardan biridir.

أقذف حجري
في وجه الكرة الأرضية
وأغني
لعواصف سخطي في ليل البشرية
!لا أستأذن أحدا
أقضم تفاحة موتي
وأغني وأغني
للحرية13

Taşımı fırlatırım
Dünyanın yüzüne
Şarkımı söylerim.
İnsanlığın gecelerinde kopan öfke fırtınaları için, Kimseden izin almam!
Ölüm elmamı dişlerim Şarkımı söylerim, şarkımı söylerim, Özgürlük için!”

3.2. Vatan

Ölüm, şairin eserlerinde en sık rastlanan kavramlardan biridir. Ölümü sık sık hatırlamış ve ondan bahsetmiştir. Vatanı uğruna onca bedel ödemesine ve direniş yolunda ölümün onu pusuda beklediğini bilmesine rağmen yaptığı fedakârlıkların vatan toprağındaki bir mezara değer olduğunu belirtmiştir. Onun için Filistin uğruna her türlü bedel ödenmeye değerdir.

وأنا أعلم أن الموت بالمرصاد،
! في عطفة درب
ليس حسبي
أنني أعلنت حبي
وأنا أعلم أني
! ما دفعت الثمن الكافي لقبر في الوطن
لكني أغني
نحن ما زلن14ا

Ve ölümün tetikte olduğunu biliyorum
Yolun köşesinde
Yeterli değil
Sevgimi ilan ettim
Ancak biliyorum,
Vatanda bir mezar için yeterince bedel ödemediğimi biliyorum
Ancak şarkı söylüyorum Biz yok olmadık…


3.3. Savaş

Savaş kavramına şairin şiirlerinde sıkça rastlanır. Ancak şairin savaşmaktan kastı şiddet veya silahlı bir direniş değildir. Özgürlük ve adalet için düşmana karşı durmaktan mücadele etmekten başka çare olmadığını bilir ve şöyle seslenir:

نحن لم نبصق على وجه قتيلة
بعد أن ننزع أسنان الذهب
فلماذا تأخذ الحلوى وتُعطينا القنابل
ولماذا تحم ُل اليُت َم لأطفال العرب
بلغ الحزن بنا سن الرجولة
وعلينا أن نقاتل15

Altından dişlerini söktükten sonra tükürmedik ölü bir ölünün yüzüne,
Öyleyse neden şeker alıp bize bomba veriyorlar da Arap çocuklarına yetim taşıyorlar?
Acı, erkeklik çağına geldi..!
Ve savaşmalıyız…

3.4. Direniş

Gassan Kanafani, “Bedenler düşer, fikirler değil.” der. Şairler yaşadığı toplumun en hassas anteni gibidir. Hisseder ve kaleme döker. İşte kaleme döktükleri bu fikirleri şairleri ölümsüz kılar. Semih El-Kasım’ı da ölümsüz kılan en önemli unsurlardan biri eserlerinde sıkça rastlanan direniş fikriydi.

ربماأفقدماشئ َتمعاشي
ربما أعرض للبيع ثيابي وفراشي
ربما أعمل حجاراً، وعتا ًلا، وكناس شوارع
ربما أبحث في روث المواشي عن حبوب
ربما أخمد عريانا، وجائع
يا عدو الشمس لكن لن أساوم
وإلى آخر نبض في عروقي سأقاوم :
وفي مقطع من ذات القصيدة يقول
ربما تسلبني آخر شبر من ترابي
ربما تطعم للسجن شبابي
ربما تسطو على ميراث جدي
من أثاث وأوان وخواب
ربما تحرق أشعاري وكتبي
ربما تطعم لحمي للكلاب
ربما تبقى على قريتنا كابوس رعب
يا عدو الشمس لكن
لن أساوم وإلى آخر نبض في عروقي سأقاوم16

Belki de kaybederim her şeyimi
Belki de satabilirim yatağımı ve kıyafetlerimi
Taşçı, hamal ve sokak süpürücüsü olarak çalışabilirim.
Belki de gübre içinde tohumlar arayacağım
Belki de çıplak kalacağım, aç kalacağım
Ey güneşin düşmanı ama pes etmeyeceğim
Damarlarımdaki son nabza kadar direneceğim

Belki sen, bir karış toprağımı da alacaksın sonunda
Belki de atacaksın gençliğimi zindana
Belki de dedemin mirasını çalacaksın
Mutfak eşyalarımı, kaplarımı, küplerimi
Belki de yakacaksın kitaplarımı ve şiirlerimi
Belki de yedireceksin etimi köpeklere
Belki de köyümüzün üzerinde korkutucu bir kabus olarak kalacaksın
Ey güneşin düşmanı ama pes etmeyeceğim
Damarlarımdaki son nabza kadar direneceğim

4. Eserlerinin Toplumdaki Yankısı

Semih el-Kasım’ın vefatı sonrasında dünyanın birçok yerinde farklı dillerde haberler yapılmış ve taziyeler iletilmiştir. Akademide Filistin edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak değerlendirilmiş ve hakkında birçok yüksek lisans ve doktora tezi hazırlanmıştır. Şairin birçok şiiri Türkçeye de tercüme edilmiş olup hakkında makaleler ve tezler mevcuttur. Eserleri Türkçe, Rusça, İngilizce, İbranice başta olmak üzere birçok dile tercüme edilmiştir.
Birçok ülkede direnişçi ve muhalif gruplar el-Kasım’a ait şiirleri kendilerine uyarlayıp söylemiştir. Filistin direnişi üzerindeki etkisi de devam etmektedir, öyle ki Filistin’de gerginliğin arttığı dönemlerde sosyal medyada en çok sözleri paylaşılan isimlerden biri Semih el-Kasım olmaktadır. Hatta zaman zaman İsrailli Yahudiler tarafından dahi şiirleri paylaşılmaktadır.

Şairin Filistin sokaklarındaki etkisini anlamayı sağlayan olayların başında Birinci İntifada gelir. 1987’de bir Yahudi’nin Filistinlileri taşıyan otobüse çarpıp beş kişiyi şehit etmesiyle başlayan halk ayaklanmasında Semih el-Kasım’ın yazdığı İntifada kasidesi halkın dilinde bir marş gibi okunmuştur. Bu kaside halkın hislerinin, öfkesinin tercümanı niteliğindeydi. Kaside dilden dile dolaşmış bestelenip şarkı olarak farklı kimselerce TV, radyo ve meydanlarda okunmuştur.
تقدموا
تقدموا
كل سماء فوقكم جهنم
وكل ارض تحتكم جهنم
تقدموا
يموت منا الطفل والشيخ
ولا يستسلم
وتسقط الام على ابنائها القتلى
ولا تستسلم
تقدموا
تقدموا
بناقلات جندكم
وراجمات حقدكم
وهددوا
وشردوا

“İlerleyin, İlerleyin!
Başınızın üstündeki gökyüzü cehennem, Altınızdaki yeryüzü cehennem, İlerleyin!
Bizden çocuklar ve yaşlılar ölüyor
Teslim olmuyor
Anne öldürülmüş çocuklarının üzerine düşüyor
Teslim olmuyor

İlerleyin
İlerleyin
Askeri araçlarınızla
Nefretinizi kusan roketatarlarla
Tehdit edin,
Korkutun,
Yetim bırakın,
(yakın-)yıkın,
Köklerimizi koparamayacaksınız, Şevkimizi kıramayacaksınız,
Biz başınızın belasıyız.
İlerleyin
İlerleyin” (17)

Sonuç

Filistinli bir şair olan Semih el-Kasım, Siyonist Yahudilerin vatanının topraklarını gasp etmeleri, Filistinlileri mülteci durumuna düşürmeleri, toplu kıyımlardan geçirmeleri ve birçok kişiyi hapishanelere atmaları ve Filistin tarihini silmeye çalışmalarından dolayı bu zulümlere ve hak ihlallerine karşı duyulan öfkenin sesi olmuştur. İntifada meydanlarında öfke ve direniş onun kasideleriyle dile getirilmiştir.

el-Kasım, kendisine karşı yapılan yıldırma ve durdurma politikalarına karşı dik durmuştur. İçinde var olduğu Dürzi toplumun aksine Arap milliyetçisi ve vatanını müdafaa eden bir duruş sergilemiştir. Kalemi kendi kalemi olmaktan çıkmış adeta Filistin direnişinin sesi olmuştur. Direniş için, kendi değişiyle her şeye değer olan vatanında bir mezar için mücadele etmiştir, yaşamıştır. Yaşamından ölümüne kadar zulme şahit olmuş ancak her şeye rağmen topraklarının özgürleşeceği umuduyla bu dünyadan göç etmiştir. İsmi direniş ile özdeşleşmiştir.

 

KAYNAKÇA

Akşit, Eyüp. “Şiir ve direniş yolunda bir ömür: Mahmud Derviş.” Türkiye Din Eğitimi Araştırma Dergisi, 1 (2016) s.65-76. (Erişim 25.12.2022) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/416996
Felek Can, “Gassan Kenefânȋ”, Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi, 2016
Kenan Demirayak, Arap Edebiyat Tarihi 1, Melikgazi-Kayseri, Fenomen Yayınları, 2009
Muhammet Berat Can, Semih El-Kâsım’ın Hayatı, Eserleri Ve Mukavemet Edebiyatındaki Yeri, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, 2019
Peren Birsaygılı Mut, Zeytin Ağaçlarının Arasında, Üsküdar/ İstanbul:Farabi Kitap, 2022 Zahide Tuba Kor, Siyonizm Düşünden İşgal Gerçeğine Filistin, İstanbul, İHH Yayınları, 2003 سميح القاسم, الحماسة، عكا/ فلسطين، مكتب الاسوار للطباعة والدعاية والنشر، 1978
سميح القاسم, الحماسة، عكا/ فلسطين، مكتب الاسوار للطباعة والدعاية والنشر، 1978
سميح القاسم، الأعمال الشعر ّية الكاملة 1،لبنان/بيروت، دار العودة،2000
سميح القاسم، ديوان السميح القاسم، بيروت/ لبنان، دار العودة، 1987
سميح القاسم،الأعمال الكاملة ٣، القاهرة/ مصر، دار السعادة الصباح
نبيه القاسم، سميح القاسم مبدع لا يستأذن أحدا، فلسطين، دار الهدى للطباعة والنشر كريم، 2013
غسان كنفاني، أدب المقاومة في فلسطين المحتلة ١٩٤٨-١٩٦٦، قبرص، دار منشورات الرمال، 2013
الياس ع ّشي، سميح قاسم: سأتكلّم متى أشاء وفي أي وقت،
(Erişim 19./08/2022): https://www.al-binaa.com/archives/article/13554
https://alittihad44.com/archive/3366) https://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2016/10/4/%
17
Adi Alkasem, YouTube (27 Ekim 2014), القصيدة الشامية للشاعر العربي الكبير سميح القاسم ,[Video Dosyası] https://youtu.be/zEDXmCwHKuIhttps://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2016/10/4/%
https://m.arabi21.com/Story/1437777# https://www.al-ayyam.ps/ar_page.php?id=2f9142y3117378Y2f9142
18


Kaynakça
  1. Kenan Demirayak, Arap Edebiyat Tarihi 1, Fenomen Yayınları, Kayseri, 2009, s.155.
  2. Felek Can, “Gassan Kenefânȋ”, Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi, 2016, s.61.
  3. Zahide Tuba Kor, Siyonizm Düşünden İşgal Gerçeğine Filistin, İstanbul, İHH Yayınları, 2003, s. 97-99.
  4. Erişim( الياس ع ّشي، سميح قاسم: سأتكلّم متى أشاء وفي أي وقت، 4 2 https://www.al-binaa.com/archives/article/13554
  5. https://alittihad44.com/archive/3366)
  6. Peren Birsaygılı Mut, Zeytin Ağaçlarının Arasında, Farabi Kitap, İstanbul, 2022, s.118.
  7. https://youtu.be/zEDXmCwHKuI
  8. سميح القاسم, الحماسة، عكا/ فلسطين، مكتب الاسوار للطباعة والدعاية والنشر، 1978 17 . 8
  9. Muhammet Berat Can, Semih El-Kâsım'ın Hayatı, Eserleri Ve Mukavemet Edebiyatındaki Yeri, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, 2019, s.135
  10. https://www.al-ayyam.ps/ar_page.php?id=2f9142y3117378Y2f9142
  11. https://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2016/10/4/%
  12. Akşit, Eyyüp. “Şiir ve direniş yolunda bir ömür: Mahmud Derviş.” Türkiye Din Eğitimi Araştırma Dergisi, 1 (2016) s.68. (Erişim 25.12.2022)
  13. سميح القاسم مبدع لا يستأذن أحدا، قفر قراع/فلسطين، دار الهدى للطباعة والنشر كريم، 2013
  14. سميح القاسم، الأعمال الشعر ّية الكاملة 1،لبنان/بيروت، دار العودة
  15. ياسر علي، "سميح القاسم.. بقي "منتصب القامة" في الوطن رغم الاحتلال" ،14.05.2022
  16. سميح القاسم، ديوان السميح القاسم، بيروت/ لبنان، دار العودة، 1987، ص. 447.16
  17. سميح القاسم،الأعمال الكاملة ٣، القاهرة/ مصر، دار السعادة الصباح، 1992، ص405