Osmanlı padişahlarının yanı sıra hanedanın hanım üyeleri de Kudüs’te hayır kurumları inşa ettirmişlerdir. İsfahan Şah, Pertevniyal Valide Sultan, Safiye Valide Sultan gibi hayırhah hanımların içinde Kudüs ile özdeşleşen isim ise Haseki Hürrem Sultan olmuştur. Hürrem Sultan 1552’de Kudüs’ün manzarasını şekillendiren Filistin’in en büyük imaretini, Haseki Sultan İmareti’ni yaptırmıştır. İnşa edilen imaretin yanına ayrıca 55 odalı bir medrese ve yolcuların konaklaması için bir de han kurulmuştur. Vakfın giderlerini karşılamak maksadıyla Hürrem Sultan; Kudüs, Yafa ve Eriha başta olmak üzere birçok bölgede köyler satın almış ve satın aldığı bu araziler ile vakfın başlıca akarlarını meydana getirmiştir.
Günümüzde hâlâ ayakta duran Haseki Sultan İmareti bölge halkına karşılıksız aş dağıtmak, gençlere meslekî eğitim vermek gibi işlevlerini devam ettirmektedir. Unutulmamalıdır ki Kudüs bir vakıf şehirdir. Yalnızca Filistin’de kurulmuş vakıf eserlerin vakfiye metinleri bile Filistin sorununun çözümü için yol haritası çizmeye kâfidir.
Kudüs-i Şerif tevabiinden Ceyb namındaki köyde olan iki bin beş yüz dirhem miktarındaki hissenin tamamı vakıf olup bunlar hakkında ferman-ı şerif sadır olmuş ve bunların cümlesi müşarünileyha vâkıfenin silk-i milkine temlik-i sultanî ile dâhildirler. Uzak yakın herkesçe şöhretlerinden dolayı burada hududunu beyana hacet yoktur. Çünkü ferman-ı sultanîde bunların cümlesinin hududu, rüsumu, alâmetleri, sınırları bütün teferruatıyla tamamen yazılmıştır.